DECCALIN TARİKATI SPRİTÜALİZM

firavn

spritüalizma deccalın dinidir. bu tayfanın verdiği bilgiler hakikatin ancak yarım yamalak ve çarpıtılmış bir görüntüsünden kaynaklandığı için saptırıcıdır. “yarım doktor candan, yarım hoca imandan eder” demiş atalarımız. ne güzel söylemişler. gerçi bu sözün arif bir zatın dilinden çıkıp zamanla halka mâl olduğunu düşünmek daha doğru olacaktır.

deccalın sağ gözü kördür yani nurani boyutu görmez sadece enerjetik boyutu görür ve o boyutun ilmine sahiptir.

insandaki yedi çakra(spritüel enerji merkezleri) spritüel bedene, enerjetik boyuta aittir. enerji boyutunun tam bir ayna görüntüsü halinde ve hizasında nurani boyut vardır. orada çakraların nurani eşlenikleri bulunur ve islam tasavvufunda bunlara “letaif” adı verilir.

bir kimse çakraları çalıştırırsa o kimse nefsini temizlemiş olur.

letaifini çalıştırır ise ruhunu arındırmış ve nurlara gark etmiş olur.

deccalın müritleri uzun ve yorucu çalışmalar sonucunda ve zorlama usullerle(alın kemiğinin matkapla delinmesi dahil) alındaki üçüncü gözü açtıklarında, insanların ve tüm canlıların etrafındaki aura’yı görebilir hâle gelirler. aura’nın renginden o kimsenin ahlakını, huyunu suyunu hatta hastalıklarını anlayabilirler. aslında bu yılanların görüş kabiliyetinden başka bir şey değildir. hani belgesellerde yılanların kızılötesi görüşle avlarını yakaladıkları anlatılır. spritüalistin görüşü de onun bir kademe üstü veya belki aynısıdır. tabii henüz manyetik alanlar ve aura konusu, bilimsel yöntemle pek izah edilebilmiş değil.

firavunun da üçüncü gözü açıktı. alnındaki yılandan bunu anlayabilirsiniz.

yılanın ve auranın renginden spritüalistimizin rütbesi anlaşılabilir. altın rengi, nefsin tam olarak safiyet bulması anlamına gelir.(simya ilmindeki altın yapma olayı aslında nefsin saflaştırılmasına bir göndermedir)

tasavvuf yolunda(sapmamış olanlarında) ise enerjetik boyut değil öncelikle nurani boyut ve çakraların nurani karşılıkları olan letaifler temizlenir, nurlandırılır. nurani boyutun aktive olması ile birlikte dervişte keşif ve müşahade denilen duyular ötesi görüş açılır.

keşif ve müşahade ehlinin görüşü yogacılardan çok farklıdır. ancak yogacılar dervişleri de kendileri gibi zannederler ve ötesini bilmedikleri, görmedikleri için anlayamazlar. ne de olsa onlar tek gözlü deccalın çocuklarıdır. sağ gözleri kördür.

her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir,
oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.

(NFK)

nefs saflaşınca bir tür letafet kazanır ama asla emmarelikten(emmare=kötülüğü emredicilikten) kurtulamaz. üstelik saflaşan nefs boyutsal bir yükselişle cinler alemine dahil olur.

bu sebeple, yogacılar, aydınlanmış masonlar vb. enerji boyutunu ve cinleri görebilirler hatta onlarla iç içedirler. dervişler ise varlığın melekut boyutunu yani melekler alemini seyrederler hatta meleklere karışırlar. cinler ve dostlarıyla da kapışırlar.

“böylece biz, kesin iman edenlerden olması için ibrahim’e göklerin ve yerin melekûtunu gösteriyorduk.”(en’am, 75)

dervişin keşfi, görüşü, feraseti imandaki mertebesine göredir. imanı ne kadar kuvvetli ise görüşü o kadar keskindir. çünkü gözündeki iman nuru eşyayı/varlığı projektör gibi aydınlatır.

“müminin ferasetinden sakınınız çünkü o allah’ın nuruyla nazar eder” (tirmizi, 5/298)

ve hz. peygamberin duası,

“allah’ım! bana batılı batıl olarak gösterip, ondan kaçınmayı, hakkı hak olarak gösterip, ona tâbî olmayı nasip et. allah’ım! bana eşyanın* hakikatini göster.”