hani derler ya hep “kimin kimle ne yaptığı, karşılıklı rıza sınırları içinde olmak kaydıyla, bizi ilgilendirmez”
bu görüş sığ bir bakış açısının ürünüdür. kimin kimle ne yaptığı herkesi ilgilendirir; çünkü bireysel olan aynı zamanda toplumsaldır. bireylerin davranışının toplumsal sonuçları da vardır. bu dediğimi sosyoloji ile az buçuk ilgilenmiş olan kimseler anlayacaktır. ancak ben esasen mevzuun spritüel boyutlarını ele almak istiyorum.
erkek ve kadın iki farklı kutupta spritüel enerji taşırlar. iki cinsin ihtilatında bu zıt enerjiler birleşip üçüncü ve muazzam güçte başka bir enerjinin üretimine yol açar. yeni bir canlının meydana gelmesini bu yüksek frekanslı enerji sağlar.
eşcinsel ilişkilerde ise zıt kutup enerjilerinin dansı gerçekleşmez. eril-eril veya dişil-dişil enerjilerin karşılaşması spritüel bir kısa devreye yol açar ve korkunç miktarda karanlık enerji ortaya çıkar ve spritüel boyut harap olur. kişinin iç alemindeki düzensizlik, o kimsenin çapı ölçüsünce; ama mutlaka dış aleme yansır. yani kendi iç alemini harap eden kimse aynı zamanda tüm evrenin dengesini de kendi gücü nispetinde olumsuz etkilemiş olmaktadır. karıncalardan tutun kurda kuşa kadar tüm canlılar, insanların günahlarının ceremesini çekerler. dolayısıyla da mahlukatın hepsi düzen bozuculara her daim lanet ederler.
insanın cürmü küçük olduğu için yaptığı tahribatın da küçük olduğu sanılmasın. bilakis insanoğlu câmî/çok yönlü bir varlıktır ve işlediği günahlarla veya ürettiği karanlık enerjilerle dünyanın spritüel boyutunu târumar edebilir. özellikle toplu ve yaygın işlenen günahlar eğer sair dengeleyici faktörler olmasaydı anında hepimizi helak ederdi. (evliyanın yaptığı dua ve ibadetler kısmen nötrleyici etki yapar)
günahlar yüzünden dünyanın spritüel boyutunun çalışmasını aksatması büyük doğal felaketler olarak zahir planına yansır. zira tüm doğa olayları arka planda spritüel alanlar tarafından çekip çevrilmektedir. üzerine demir tozu serpilmiş bir karton düşünelim. o kartonun altına bir mıknatıs yerleştirdiğimizde demir tozları mıknatısın kuvvet alan çizgileri doğrultusunda hizalanacak ve bir desen oluşturacaktır. eğer mıknatısın kuvvet alanında bir çarpılma olursa derhal demir tozlarındaki desen de bozulacaktır. dünyamız hatta tüm evren aynen bu demir tozu-mıknatıs örneğindeki gibi faaliyet göstermektedir.
sonuç: biz müslümanlar olarak eşcinselliği hiçbir şekilde tasvip etmiyoruz ve bu meseleye yapıcı çözümler üretecek şekilde müdahil olmamız gerektiğine inanıyoruz. zira bu şeni’ fiili işleyenler kurttan kuşa tüm mahlukatın hakkına girmektedirler.