BİLİM HABERLERİ

bu tür haberler hakkında yorum yapanlar hiç şaşmaz. bunlar kendilerini çok orijinal zannederler ama gerçekte tornadan çıkmış gibi aynıdırlar ve hep aynı şeyleri gevelerler.

1. bilim tapınıcıları: bu adamlar herhangi bir bilimsel veri karşısında bildiğin ibadet ciddiyetine bürünürler. tuhaf bir ritüel havasıyla bilim yüceltmeleri yaparlar. daha da fenası, kendileri düpedüz türk olduğu halde, batılının bilimdeki başarılarını sanki onların ezelden ortağıymışçasına sahiplenirler. sonra bu sahiplenme hissiyatı ile kendi milletine verip veriştirmeye başlarlar. boşuna demiyoruz biz, “bunlar sömürge yarı aydınlarıdır” diye. beyaz efendileri bir şeyler keşfedince, bunlar da keşfetmiş sayılıyor. öyle garip bir hülyaları var.

2. büyüklük şaşkınları: evrenin devasalığına şahit olunca, “böyle muazzam bir yaratımın sahibinin işi mi yok da insan denen ufacık canlının içkisine, evlenmesine, bilmem nesine karışsın, ona kızsın, ateşle filan tehdit etsin” derler.

halbuki cevap çok basittir:

sen küçük olduğun için, evrenin devasalığı karşısında hayrete kapılıyorsun. bu tipik bir memeli hayvan davranışıdır. her memeli hayvan kendinden cüssece büyük hayvana denk gelince korkuya kapılır ve kaçma eğilimine girer. memeli hayvan için cüsse, büyüklük önemli kavramlardır.

halbuki mutlak varlık veya mutlak bilinç sahibi için küçük büyük farkı yoktur. o’nun için bir galaksiyi yaratmak, karıncayı yaratmaktan daha zor değildir. “allahuekber” tesbihinin bir manası da budur zaten. sen kendinden büyük varlıklara karşı yapın icabı saygı duruşuna geçiyorsun; ama tüm büyüklükler allah karşısında hiç hükmündedir. o’nun için bir galaksi bir karıncadan daha değerli değildir. seninki basit insan düşüncesidir. bir gökdelen yapmak, kulübe yapmaktan çok daha zor ve pahalı bir iştir diye düşünüyorsun. oysa allah’ın fiyat kataloğuna bakmayı bilseydin, karınca ile galaksinin aynı fiyata çıktığını görecektin.

eğer bu izahlar yeterli gelmediyse, o zaman bir de mesnevi tarzı bir misalle olaya bakalım: güneş ışık vermek için okyanus veya su damlası arasında ayrım gözetmez. ikisine de eşit muamele eder ve takatlerine göre onlara tecelli eder. bir su damlasını bile küçüklüğü sebebiyle es geçmeyip, onun kalbine kendi suretini bırakır.

yerçekimi yalnızca büyük cisimleri çekmekle kalmaz, küçük cisimleri hatta bakterileri de çeker. kısacası evren denilen bu düzenin yasaları makro planda da mikro planda da eşit derecede geçerlidir ve bir bakteri dahi düzenin kurallarından hariç değildir ve ondan kaçamaz. bu nedenle insan her ne yaparsa, yaptıklarının sonuçlarıyla bir bir karşılaşacaktır.