HAYAT BİR RÜYA

bill-hicks3

“bugün, asit(uyuşturucu) etkisindeki bir genç, tüm maddenin yalnızca yavaş bir titreşim frekansına indirgenmiş bir enerji olduğunu ve hepimizin, kendini öznel varlıklar olarak deneyimleyen tek bir bilinçten meydana geldiğini fark etti. ölüm diye bir şey yok, hayat sadece bir rüya ve bizler sadece özümüzün hayali yansımalarından ibaretiz.”

demiş, Bill Hicks… demiş ama genç yaşta da hayatını kaybetmiş. uyuşturucu ile aydınlanmak bir “Dark Side-Karanlık Yüz” yöntemidir. bu yolda hem dünyanızı, hem ahiretinizi, hem de sağlığınızı kaybedersiniz. şeytan işidir vesselam.

biz o cüzi marifeti aslına irca edip, insani ve toplumsal olanı izahta kullanalım…

her şuur seviyesinin kendine özgü bir titreşim frekansı vardır. insan etrafa dalga dalga bu frekanstan yayın yapar.

kişi ister farkında olsun, isterse olmasın, zaman içinde şuur titreşimi aynı olan insanlar bir araya gelirler veya gelme eğilimi taşırlar. bu sebeple çevrenize iyi bakın, çünkü o gördüğünüz insanların her biri, sizin aynınız veya en azından bir parçanızdır. sizde olanın dışa yansımasıdır.

onlar durup dururken karşınıza çıkmadılar. onları siz çağırdınız, hal ve istidat lisanı ile.

hatta günlük hayatta dahi karşı karşıya kaldığımız kişiler, olaylar, nesneler hatta hayvanlar tesadüfen ortaya çıkmazlar. çünkü dış dünya tamamen iç dünyamızın bir yansıması ve projeksiyonundan ibarettir.

rüyalarımız nasıl ki, zihnimizin hayal ortamına yansıması ise, dünyamızdaki(dünyanın bize bakan yüzü) hadiseler de zihnimizin madde aleminde zuhur etmesi ve materyalize olmasıdır.

iç dünyasına çeki düzen veren ve bilinçaltını temizlemeyi başaran kimseler bu yüzden rahat ve huzurlu bir hayat sürerler. iç alemi karışık olanın da, başına gelmedik kalmaz.

bu bahsi toplumsal şuura da genelleyebiliriz. bir ülke, bir millet olarak müşterek bir bilinç alanına sahibiz. işte bu toplu bilinç veya kolektif şuurun da kendine göre bir titreşim frekansı ve ona göre madde aleminde bir zuhuru vardır. iki millet veya toplum arasındaki fark da sözü edilen kolektif bilinç ve ondaki titreşim farkından kaynaklanır.

dolayısıyla, kimi milletler diğerlerinden daha yüksek mertebeli bir şuura sahip olabilirler ve de daha ileri ve üst seviye bir gelişmişlik derecesinde bulunabilirler. bu faşizm değil, kaskatı bir gerçekliktir.

tıpkı fert planında mutluluğa ermek için kişinin yapması gereken bilinçaltı arındırma çalışması(tasavvuftaki seyr-i süluk) gibi, millet olarak da kolektif bilinçaltımızı tortulardan, çarpık değer yargılarından temizlemek zorundayız. işte o zaman toplumsal çatışmalar son bulacak ve barış, huzur ortamı tesis edilecektir.

öbür türlü başa kim gelirse gelsin kargaşa son bulmayacaktır. başa gelen kolektif şuurun dikte ettiği eğilim olduğu için, kolektif şuuraltı hastalıklı ise yöneticiler de hastalıklı olacaktır.

temizlik yoksa, rahat huzur yok.

temizlik imandan gelir vesselam.