AŞK

love2

malum olduğu üzere genelde aşkı, ilahi aşk, beşeri aşk, sûrî aşk, mecazi aşk, hakiki aşk vs. şeklinde tasnif ederiz. elbette bu ayrımlar belli gerçekliklere isnat eder ve boşu boşuna yapılmamıştır.

ancak tam bir tevhidî zaviyeden meseleyi ele alırsak, totalde ve büyük resmi gözönüne almayı başarırsak, bu ayrımların tamamının insanın kısmî bakış açılarından kaynaklandığını da görebiliriz.

bir ilahi aşk var, bir de beşeri aşk. ne demek şimdi bu?

insandaki kalp tek olduğuna göre; allah’ı seven, bir insanı sevemez veya bir insanı seven, allah’tan uzak düşer… evet aynen bu anlama gelir. çünkü aynı anda tek kalbe iki ayrı varlık sığmaz.

peki tevhidi, varlıktaki birliği yakalarsak, hüküm ne olur?

varlığın tamamı ilahi isimler terkibidir, esma cümbüşüdür. elbette insan da bir esma terkibinden ibarettir. insanın diğer mahlukattan farkı, ilahi isimlerin toplu olarak ve çok yoğun bir şekilde insan şeklinde billurlaşıyor olmasıdır. bu anlamda insan câmî* isminin mazharıdır.

bir ismi seven, zaruri olarak o ismin sahibi olan zatı da sever. bu anlamda;

kim neyi severse, aslında allah’ı seviyor,

kim neyi özlüyorsa gerçekte allah’ı özlüyor.

kime hayransan, gerçekte allah’a hayransın.

kime teveccüh ediyorsan, gerçekte allah’a yöneliyorsun.

vuslatın kimle veya neyle ise, gerçekte allah’a vuslattasın,

sen bundan gafil dolayısıyla perdeli olsan bile…

marifet, işte o gafleti atmak ve her şeyin şuurunda olmaktır. o zaman her ne yaparsan, allah için yaparsın. her kimle olsan, allah ile olursun. allah’tan asla ayrı düşmezsin.