İNSAN

universe

allah vardı hiçbir şey yoktu.

o gizli bir hazine idi (kenz-i mahfi)

bilinmek istedi; cömertliğini, keremini, ihsanını göstermek istedi; insanı ve kainatı yarattı.

evet, insan yaratılışı itibariyle tıpkı bir ayna gibidir. ayna üzerine düşen tüm görüntüyü yansıtır; ama o görüntünün sahibi değildir. insan da tıpkı bir ayna gibi ilahi isimlere hatta allah’ın zatına aynadır. bu yansıtma özelliği ile allah’ın tüm cemaline(güzelliklerine) ve kemaline(üstün özelliklerine) tanık olur.

bu tanık olmanın bize ne faydası var diyebilirsiniz. mesela çok güzel bir kız gördüğünde nefesin kesiliyor değil mi? işte o güzellik allah’ın sonsuz cemal denizinden sadece bir katredir. bir katreciği görmekle ne hale düşüyorsun. sonsuz cemal denizine dalsan neler yaşarsın kim bilir.

bizler yani ademoğulları birer hiçtik. ezellerin ezelinde mevcut dahi değildik. allah bizleri sırf cömertliğinden var etti. ebedi nimetler sofrasına(cennet) davet etti.

korkunç zengin bir şahıs düşünün; zenginliğini hiç kimseye koklatmıyor. kimseye lütuf ve ihsanda bulunmuyor. son derece cimri ve hasis…ne kadar büyük bir çirkinlik değil mi?

işte allah öyle değil. o zenginliğini cömertçe sunmak istedi. insana sonsuz hazinelerini sundu. her bir insan ferdi tek tek davetiye aldı.

peki bu dünya hayatı ne diyeceksiniz.

dünya hayatı, nimetin mukaddimesidir. külfet çekmeyen, nimetin nimet olduğunu bilemezdi. çirkinliği görmeyen güzelliği takdir edemezdi. zulmü görmeyen adaletin ne olduğunu bile anlayamazdı….