BOYUTLAR

spworld2

“erikli’yi 4 yıl önce, ‘karanlığı atın, ışığa yol açın’ sloganıyla düzenlediği seminerlerine katılarak tanıdım. ‘meleklerle yaşamak’ kitabını okuduktan sonra takipçisi oldum. enerji alanım açıldı. fakat ruh ve bedenen rahatsız olmaya başladım. el ve ayaklarımda uyuşukluklar hissettim. üzerimdeki olumsuz etkiler arttı. hatta ben şu an dahi şeytanı görüyorum ve kafamın içinde böcek hissediyorum. benim bütün anlatacaklarım sizin için anlaşılır da olmayabilir. evrendeki bazı görünmeyen varlıkları ve şeytanı görmemin nedeni bu kadındır. normalde silah taşımam. üzerimdeki silah ailemindir. çok eski bir silahtır. bu silahı hiç kullanmadım. şeytan insanın kafasını karıştırıyor. bir şeyler oluyor ve insanın bilinci karışıyor. ne olduğunu da anlamıyorsun. bu kadın da insanlara şeytanı gösteriyor. bana da şeytanı gösterdi” demiş sinem koç.

bu ifadeden sonra kadının akli dengesini kaybettiği düşünülecek. halbuki işin aslı tam olarak öyle değil.

belli ki sinem koç fıtraten spritüel kabiliyetleri olan birisi. beki ikala erikli‘yi görmesi ise onun için bir milat olmuş; çünkü ikala, onu inisiye etmiş ve spritüel boyut kendisine açılmış. açılmış ama orada gördüklerini, yaşadıklarını hazmedecek olgunlukta değil, üstelik spritüel varlıklara karşı kendini korumayı da bilmiyor.

“kafamda böcek var” demesi kesinlikle deli saçması olarak görülmemeli. insan omurgası spritüel boyut itibarıyla nice sırların kaynağıdır. o arşa doğru yükselen 33 basamaklı bir merdivendir. masonlardaki 33 derece, islamdaki namaz sonrası 33’lük tesbihler hep omurga ile alakalıdır. dolayısıyla spritüel parazitlerin de ilk hedefi bu bölgelere sızmak olur.

ikinci önemli bölge ise göbek alanıdır. matriks filminde neo’nun göbeğine ajanlarca yerleştirilen böceği hatırlayalım! aynı zamanda matriks türü filmlerin hayal gücü yüksek birinin masabaşında uydurduğu senaryolar olmadığını ve yoğun gerçekler içerdiğini de öngörebiliriz. hatta tolkien’in dünyası da tümden gerçektir. elfler, orklar hepsi mevcutturlar ve kesinlikle hayalin uydurması değildirler.

eğer sinem koç’a ulaşmak mümkün olsaydı, içinde bulunduğu vahim durumdan kurtulması için, ona içki zina gibi işlerden uzak durması, temel islam inancını öğrenmesi ve bol bol “lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah” tesbihini yapması önerilebilirdi.

başta alkol ve tüm narkotikler ve de zina, insandaki spritüel yapıda çatlaklar açarlar ve spritüel istilaya sebebiyet verirler. günümüzde söz konusu maddelerin yaygın kullanımı yüzünden, insanlar büyük ölçüde spritüel olarak ele geçirilmiş durumdadırlar. kendilerinin spritüel boyutlarını görebilselerdi, korkudan kaçacak delik ararlardı; ama spritüel varlıklar özellikle omurganın en üst kısmına, tam alın hizasına denk gelen kısma yerleşirler ki, kişinin üçüncü gözü açılmasın; çünkü orası boyutsal görüşün merkezidir ve iki kaş arasından, hintli’lerin kırmızı nokta koyduğu yerden dışa açılır.

üçüncü gözün iki türlü açıklığı vardır. biri enerjetik boyut itibariyle, diğeri ise nurani boyut itibariyle açılımıdır. enerjetik açılımla cinni boyutu, nurani açılımla ise meleki boyutu görürsünüz. nurani inisiasyon ancak hz. ebubekir veya hz. ali silsilesinden gelen bir hakikat ehlinin eliyle gerçekleşir.

“böylece biz, kesin iman edenlerden olması için ibrahim’e göklerin ve yerin melekûtunu(meleki boyutunu) gösteriyorduk.”(en’am 75)