BATI MEDENİYETİ

ws3

batı medeniyeti hakkında çokça verilen bir yanlış hükmü, tasavvuf ilmi yardımıyla çözümlemeye çalışacağım.

ekseriyetle batı’nın aklı ön plana aldığı için geliştiği, doğunun da aklı hiçe saydığı için geri kaldığına inanılır. halbuki aklın böylesi bir istiklali ve gücü yoktur. bu bâtıl hükümden hareketle de sayısız zincirleme yanlışlara düşülür.

tasavvufta kuru bilginin, boş felsefenin ve bu çerçevede yapılan okuma faaliyetlerinin herhangi bir kıymeti olmadığı telkin edilir. çünkü böylesi bir bilgi obezliğinin, ölü ve faydasız bilgi yığınının insanı geliştirmek yerine daha hastalıklı bir duruma düşüreceği iyi bilinir. kitap yüklü eşek mevzuu…

bilgi halden doğmalıdır. yani bilgi, belli bir eğitim sürecinin, sistemli çalışmanın, programlı faaliyetin bir ürünü, meyvesi ve tabii sonucu olmalıdır. en öz tabirle, bilgi farkındalığın ekürisi olursa ancak o zaman değerlidir. işte o zaman bilgi, bilgelikle at başı gider.

anahtar kelime “farkındalık”…

tasavvufta insan şuurunun yedi farkındalık mertebelerinden birinde olabileceği öngörülür. bu mertebelerin her birinde dünyayı ve evreni algılayış topyekün değişir. o kadar ki, her mertebenin ehli, diğerine göre apayrı dünyanın insanıdır.

nefsi emmare denilen birinci mertebe insanının algısı, ilkeller seviyesindedir. o dünyayı ve evreni pagan tanrılarıyla izah edebilir ancak. bu kişinin bilgisayar kullanması, üniversite bitirmesi sizi yanıltmasın. iyi dikkat edin, ruhen yamyamlar seviyesindedir. örnek: pop yıldızını görünce çığlık atan genç kızlar, siyasilerin putlaştırılması…

nefsi levvame ise kurumsal dinler mertebesidir. burada o bildiğiniz meşhur “dindar” tipler ürer. toplumsal karşılığı da teokratik yapılanmalardır.

nefsi mülhime, her türlü dogmanın aşıldığı, tanrıların öldüğü, hakikat esintilerinin başladığı mertebedir. bu noktaya gelebilen şuur, artık varlığın hakikatine, evrensel kurallara yavaş yavaş nüfuz etmeye başlamıştır. nefsi mülhime’nin aydınlık ve karanlık olmak üzere iki yüzü vardır. yani bu noktaya “dark side-karanlık yüz” seyriyle de ulaşabilirsiniz. tıpkı batı dünyasının yaptığı gibi.

evet toplumların da aynen fertler gibi kendine özgü bir şuuru ve şuurun yedi mertebede seyri söz konusudur. batı dünyası, toplumsal şuur itibariyle, karanlık yüzden hakikatin ilk basamağı olan nefsi mülhime seviyesine ulaşmıştır. bilim ve teknolojisinin kaynağı budur. çünkü bahsettiğimiz gibi bu mertebe, varlığın sırlarının zahir olduğu bir bölgedir.

doğu toplumları ise henüz ikinci mertebe olan dindar kimlik ve onun toplumsal vechesi olan teokratik düşünce safhasını aşamamıştır. eğer olur da başarabilirlerse, nurani bir aydınlanmayla nefsi mülhime mertebesine tırmanmaya muvaffak olabilirlerse, batı medeniyetinin sonu gelecektir.

zira farkındalık düzeyi eşit olduğunda, karanlık yüzün, aydınlık yüze karşı bir şansı yoktur.

karanlık yüzün temsilcileri,

birinci mertebede nemrut, ikinci mertebede firavun, üçüncü mertebede ise “mesih-üd deccal”dır.

aydınlık yüzün temsilcileri ise sırasıyla hz. ibrahim, hz. musa ve “isa mesih”tir.

malum olduğu üzere, isa(a.s), deccalı katledecektir.