eski nesil müslümanlar bir acaip gerçekten.
bakış açıları sığ olduğu için vardıkları sonuçlar da çok yetersiz oluyor.
tarihi kahramanların yaptığını sanmak düşük bilinçlere ait bir yanılgıdır. tarih, asırlar içinde akan çok büyük bir sel gibidir; evrile kıvrıla yol alır. şahısların iradeleri o sel önünde saman çöpünden farksızdır.
o üç beş asırlık trendler halinde dalgalanan akıntı, uygun gördüğü “saman çöpünü” zirveye taşır. saman çöpü zirveye çıktığında, “ben ne büyükmüşüm” zehabına kapılırsa bu onu firavun, deccal, nemrut yapar. sonra da avam bunları alır panteona tanrı diye koyar. avamın tanrı tapınıcılıktan kurtulması hemen hemen mümkün değildir.
gerçekleri böyle tespit ettikten sonra kadir mısıroğlu ve benzerlerine gelelim…
bunların tarihin akışını, cilvelerini, diyalektiğini görmek yerine belirli şahısları hedef tahtasına oturtmaları ve meselenin o kadarcık olduğunu sanmaları büyük hatadır. osmanlı’yı kemalizm tasfiye etmemiştir. osmanlı ve tüm islam dünyası, kendi kendini tasfiye etmiştir. bu meselenin analizi ayrı ve çok büyük başka davadır…
kemalizm ise, tıpkı tabiattaki leş yiyiciler gibi, ortadaki leşi kaldırmıştır. ancak kemalizmin antitez kutbuna ve karanlık yüze ait bir akım olduğu, inkar edilmesi mümkün olmayan bir gerçekliktir. o dinsizin hakkından gelen imansızdır.
bunları böyle görmeyip, tüm işi bir şahsa yüklemek dediğimiz gibi düşük bilinçlerin işidir. türkiye’de nice islami akımların programı bu sığ analizlere dayanmaktadır. mustafa kemal diye biri çıktı. önce halifeye bağlı gözüküp, dualarla meclisi açtı. sonra gücü ele geçirince asıl programını uyguladı. öyleyse biz de aynı yoldan gidelim… gücü ele geçirinceye kadar gizlenelim, saklanalım, kılıktan kılığa girelim…mutlak iktidarı bir kez ele geçirdik mi, tekrar ülkeye islamı getiririz…kafa bu…
halbuki bilmiyorlar…islamın “nübüvvet” adlı topluma ve “velayet” adlı kişisel gelişime bakan iki yüzü var. bu işlerin üstadı imam-ı rabbani hazretleri, nübüvvet nuru ilk 250 yıl içinde söndü der açıkça… geriye islamın kişisel gelişim boyutu, yani velayet(tasavvuf) yönü kalmıştır.
düşünün! velayetin en yüksek mertebelerinde olan ehlibeyt imamlarına dahi yönetimi almaları için kader izin vermemiştir. niçin vermemiş? çünkü toplumsal boyutun, yönetimin hakkını verebilecek durumda değiller… dolayısıyla kader onlardan siyaset sahnesini boşaltmalarını istemiş. kabul etmeyeni de cebretmiş…
o yüzden, günümüzde müslümanların islamın kişisel gelişim boyutu dışına çıkmaları kesinlikle uygun değildir. siyaset sahnesine atılmaları korkunç sonuçlar doğuracaktır. bundan hem kendileri, hem kötü temsil sonucu ikrah edenler, hem de islamın bizzat kendisi büyük zarar görecektir.
siyasete bulaşmayınız! yoksa zalimlerden olursunuz… vakti geldiğinde elbette o işin ehli dahi yetişecektir. o zamana kadar bekleyiniz. onlar, siyaset sahnesinin ve yönetimin hakkını verebilecek, nübüvvet nurundan hissedar, tarihi doğru analiz edebilen çok yüksek şuur sahipleri olacaktır.
reise özel not: reis! içinde kaldı mı bilmiyorum ama; eğer kaldıysa, açık veya gizli islamcılık davasından vazgeçmelisin. o iş seni fersah fersah aşar. sağ siyasetçi olsan sana yeter. bak turgut özal ne güzel örnek senin için…