LA İLAHE İLLALLAH

– isnetus bir kez “lâ ilâhe illallah” diyen cennete gidermiş. bu söz doğru mudur?

+ elbette doğrudur.

– “lâ ilâhe illallah!”…işte dedim… ben şimdi cennetlik mi oldum?

+ hayır sen sadece bir papağan oldun. dilin “lâ ilâhe illallah” derken, lisan-ı hâlin ile tam tersini söylüyorsun çünkü.

mesela aileni seviyorsun, çocuğunu seviyorsun… peki tüm insanları da seviyor musun, din-dil-ırk ayrım gözetmeden?

– hayır isnetus, insanların çoğundan nefret ediyorum veya sevmiyorum veya hiçbiri ölmüş kalmış umrumda değil. hem bu dediğinin uygulanabilirliği yok ki! kötüleri sevmememiz, inançsızlara karşı savaşmamız gerekiyor. ermeniyi yunanı nasıl seveyim ben?

+ sen en çok yapılan ve yaygın bir hatayı tekrarlıyorsun. zâhirle bâtının hükmünü birbirine karıştırıyorsun. iş başka, aşk başka. kalbinle tüm insanları ve evrenin tüm mahlukatını kucaklaman, zâhirde gereken her neyse onu yapmana engel değildir. zâhir boyutunun kendine özgü kuralları ve işleyişi vardır. irrasyonel davranışları kaldırmaz.

söz gelimi sürekli içki içen bir sahabi vardı. sarhoş yakalandığında cezalandırılırdı. bir kaç defa yakalanınca hz. ömer çok kızdı ve bu sahabiye ağır sözler söyledi. bunun üzerine peygamber efendimiz hz. ömer’i uyardı ve “o, allah ve resulünü çok sever” dedi. muazzam bir müjdedir bu. zira o sarhoş sahabinin allah ve resul sevgisi, bizzat peygamberin dilinden tescil edilmiştir. elbette allah ve resulü de o sahabiyi severdi.

dikkat edelim, arada sevgi bağı var diye ceza iptal olmuyor. zâhirin hakkı her neyse ona yine riayet ediliyor. işte biz de böyle olmalıyız. tüm insanlara ve mahlukata gönül açıklığı içinde olurken, aynı zamanda zâhir boyutunun gereklerini de yerine getirebiliriz. üstelik bu noktada kalbini kin, nefret ve düşmanlıkla dolduranlardan daha başarılı olma şansımız vardır. zira onlardaki o karanlık ve negatif hissiyat, aşırılıklara ve irrasyonel davranışlara sebebiyet verirken, sevgi ehli ise gayet soğukkanlı ve rasyonel davranma şansına sahiptir. kim daha çok rasyonel olabilirse, elbette o daha başarılı olacaktır bu dünya şartlarında.

kaldı ki dostum, sen eşini dostunu, çocuğunu sevdiğini söylüyorsun. o dahi ancak şartlara bağlıdır. şartları değiştirsek, bakalım onları sevebilecek misin? demek ki aslında sendeki sevgi, sevgi bile değil veya itibari sevgini egonun çıkarları doğrultusunda ilgililerine tahsis ediyorsun. sevgin evrensel olmadığı müddetçe, o ego sende bâkî kalacaktır ve dilinle söylediğin tevhid de papağanlıktan öteye gidemeyecektir. dolayısıyla da cennet senin için söz konusu olamayacaktır.

aslında burada görmen lazım; evrensel bir sevgi duygu durumuna giren kişi, zaten cenneti iç aleminde bulmuş hükmündedir. elbette cenneti iç aleminde bulan, ahirette dahi dış aleminde bulacaktır. kalbini ego, kin, nefret, düşmanlık, kibir, haset vb. duygularla dolduran da iç aleminde cehennem ateşini tutuşturmuş durumdadır. elbette bâtınında tutuşturduğu o ateş, onu içten içe yakarken, ahirette dahi zâhiren karşısına çıkacaktır.

– isnetus ben şunu anlamadım: evrensel sevgi ile allah’tan başka ilah olmamasının ne alakası var?

+ elbette alakası var… mahlukat arasında ayrım gözetmen. hepsinin haklarını kendi hakkın gibi savunmaman, onların farklı ilahların kulları olduğunu kabul etmen hükmüne girer. böylelikle ilahları çoklamış olursun. oysa tüm varoluş tek bir devlet gibidir. hepsi tek bir ilaha ve tek bir hukuka tâbîdir. evrensel sevgi, senin nazarını bu birliği görecek şekilde genişletir. ilahları teke indirir.

LA İLAHE İLLALLAH” üzerine 9 yorum

  1. Zikirlerin hepsinde hedef, kâinatın tesbihatına girerek bütün vücut hücrelerinde de devam eden bu tesbihatı birleştirmektir.

    O halde zikirde hedef Allah ‘tır.

    Zikredici Allah’tır. Bütün zikirlerde söylenen kelimeler, lâfızlar âlettir.

    Bunlara hulûs ile devamla; kalpde tarifi mümkün olmayan bir hâlet hasıl olur.İşte asıl zikir o dur. Dikkat et (budur) demiyoruz.

    Bütün canlı cansız mahlûkat, yıldızlar, galaksiler tesbih halindedir. Durmadan atomları ile…

    Bu tesbihat Allah’ın varlığını tasdiktir.

    Şehidallahu lâ ilâhe illallah’ın aslı budur.

    Beğen

  2. “gerçekten de sahabe gencin evine giden ashab, onun yastığının altında ölü, siyah bir yılan bulurlar. (mektubat-ı rabbani, 217. mektup)

    görüldüğü üzere nefs-i emmare bilinci bizde rüyalarda veya yakazada görülebilen bir yılan olarak belirirken, sahabede direkt zahiri bir yılan olarak karşılarına çıkıyor. hz. ebubekir’i mağarada sokan yılan da aynı kapsamda değerlendirilmelidir”

    İsnetus anladığım kadarıyla velayet kemalatı tamamlandığında ve yavaş yavaş nübüvvet sahvı yani uyanıklığı yüz gösterdiğinde velayet kemalatı ile nefs-i safiye olmuş nefs, nübüvvet bahsinde nübüvvet daha yeni başladığı için ego velayete nazaran nefs-i emmarede’dir. Yılan’dan çıkardım bunu. İki farkı açıklar mısınız, biri emmare biri safiye’de.

    Bir de velayet, nübüvvete göre denizden bir damladır diye belirtmiştiniz. Bunun arka planında bizi şevke sürecek velayet maaşı yok mudur? Kumar oynamak gibi. Bire bin vermek gibi. Sadece velayet ile hasıl olacak büyük bir maaş gibi. İnsan enayi miyim diye hissediyor isnetus. Aslında tek kumar bahsi de değil bizi herhangi bir şevke sürecek gizlenmiş bir hakikat belki de lüks bir velayet maaşı?

    Beğen

    • Birinci viteste motor devrini yedi bine çıkarabiliriz kolayca. Ancak vitesi ikiye attığımız anda, motor devri bir anda bine kadar düşer ve en düşük seviyeye iner. Tekrar devri yükseltmek zaman alacaktır. Vitesi üçe attığımız anda devir yine dibi görür.

      Nefsin hallerini de bu misalden kıyas ediniz.

      Liked by 1 kişi

  3. İsnetus merhaba. Merak ettiğim bir husus var. Kuran’da “Biz insanı en güzel şekilde yarattık” gibi 1. çoğul şahıs kullanımına sıkça yer verilmiş. Sizce neden böyle? “Biz” kimlere tekabül ediyor?

    Beğen

  4. ”not: ahiretteki bu enerji yapılı bedenimiz ölümsüzdür. tahrip olması mümkün değildir. en yoğun enerjilere maruz bıraksanız dahi örselenir ama zarar görmez. örselendikten sonra hemen ilk haline geri döner.”

    İsnetus ahiretteki bilinç bedenin yoğun enerjilere maruz kalması durumunu anlamadım. Bilinç bedenin örselenmesi ne şartlarda olur.

    Beğen

Yorum bırakın