HZ. DAVUT

Mountain2

 

rivayet edidiğine göre, hz. davut’un sesi o denli etkileyici idi ki, “zebur” okuduğunda dağlar, taşlar ve kuşlar ona eşlik eder, onun zikir halkasına dahil olurlardı. elbette ki, pozitivist-materyalist formatlı batı eğitiminden geçmiş günümüz insanlarının, bu ifadelerden bir şey anlamasını bekleyemeyiz.

ben de vakti zamanında kendi kendime sormuştum. tamamen cansız maddelerin, dağların, taşların, kuşların hz. davut’un zikrine iştirak etmesi ne anlama geliyordu? bu sorumun cevabı, zaman içinde yavaş yavaş kalbime düştü. kendimce o hakikati bir parça anladım.

bu mevzuyu idrak edebilmek için önce maddenin enerjetik boyutu ve melekler bahsinden haberdar olmamız gerekiyor.

bir kartonun üstüne demir tozlarının serpildiğini ve kartonun altına da bir mıknatısın yerleştirildiğini düşünelim. demir tozları derhal mıknatısın kuvvet alan çizgileri doğrultusunda hizaya gireceklerdir.

bu dünyanın hatta kainatın da işleyişi aynen bu misaldeki gibidir. dış planda unsurların hareketini görürüz ama gerçekte arka planda her işi çekip çeviren bu görünmez kuvvet alanlarıdır. her kuvvet alanının belli bir titreşim frekansı ve ona bağlı olarak değişen bir anlamı vardır. titreşimi yüksek olan alanlar, daha az titreşimi olan alanları domine ederler.

eğer bu bilgiyi iyi idrak edersek, dinin bir çok hükmünü ve sayısız hikmetlerini kimse bize izah etmese bile rahatlıkla kendimiz anlayabiliriz.

evet, etrafımızda gördüğümüz tüm maddi varlıklar, dağlar, taşlar, rüzgarlar, bulutlar, hayvanlar ve bitkiler bu kuvvet alanları tarafından sevk ve idare edilirler. her varlığa şeklini, şemalini, sınırlarını, vazifesini ve özelliklerini veren bu güç alanlarıdır. bu güç alanı yok olduğu takdirde geriye sadece bir avuç toz ve kül kalır çünkü artık bu maddeleri organize edecek güç yitmiştir.

bu açıklamalardan sonra artık hz. davut zebur okurken dağların, taşların ve kuşların ona nasıl eşlik ettiklerini kavrayabiliriz sanırım. her insan gibi, hz. davut’un dahi fizik bedeninin paralelinde enerjetik eşleniği ve bir güç alanı vardı. bir kimse ilahi isimleri zikretmeye başlayınca ondaki güç alanı etkilenmeye, titreşimini yükseltmeye ve dalga dalga etrafa da tesir etmeye başlar.

o kimsenin güç alanı ile dağların, taşların, kuşların güç alanı rezonansa girince tam da bize rivayet edilen hadise vuku bulur. hatta çok yüksek güç alanlarına maruz kalan canlıların ölmesi bile söz konusu olabilir.

kuran’da kuşların da bilhassa zikredilmesinin özel bir önemi vardır. zira yukarıda bahsedildiği gibi, her hayvanın kendine özgü bir güç alanı ve onun bir titreşim frekansı/zikri mevcuttur; ama hayvanlar içinde enerjetik alanının titreşimi en yüksek olan kuşlardır. bu noktada kuşların da önderi bülbül’dür.

bu bahsedilen güç alanının titreşimi düştükçe, ilgili varlığın seviyesi ve değeri de düşer. bu hakikat insan açısından önemlidir çünkü titreşim frekansı düştükçe kötü ahlak, yükseldikçe de latif ahlak o mahluktan sâdır olmaya başlar. bu noktada, peygamberler ve evliyanın spritüel eşleniklerinin titreşim frekansının çok yüksek olduğunu ve onların yüksek bir ahlakın temsilcileri olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. yine aynı sebeple, kendileriyle kuşlar arasında bir etkileşim kapısının açılacağını öngörebiliriz.. evet, onlar adeta kuşlarla konuşurlar, sohbet ederler.

ilaveten, bazı hayvanların etinin haram kılınmasının hikmetini de mezkur hakikatten süzebiliriz. titreşimi çok düşük, dolayısıyla yenmesi halinde insanın da enerjetik alanının titreşimini düşürecek ve neticesinde de kötü ahlaka yol açacak hayvanların etinden sakınmamız istenmiştir bu sebeple.

bu bahsi istediğimiz kadar genişletebiliriz. netice-i kelam, bu meseleyi iyi idrak eder ve iyi tefekkür edersek, adeta elimize bütün kapıları açan bir anahtarın/maymuncuğun geçtiğini ve çoğu problemlerin çözümünü veren bir formülasyona ulaştığımızı görürüz.

not: yazı içinde de belirttiğim gibi bu bahsi bir çok dini mevzunun izahı için kullanabiliriz. bulutların sevki ve yağmurların yağması…insanların toplu dua yoluyla bulutları celp edebilmesi gibi…

abdest ve boy abdestinin de zahiri bir temizlik olmaktan çok insandaki enerjetik alanın negatif birikintilerden temizlenme hadisesi olduğunu da söyleyebiliriz. su, negatif birikintileri alır götürür. peki nereye götürür? elbette dünyanın enerjetik alanına aktarır.

bu durumda insanlık olarak sadece fabrika atıklarıyla denizleri kirletmiyoruz, günahlarımızla dünyanın manevi boyutunu da her geçen gün kirletiyoruz. bu günah kirleri bize felaketler olarak geri döner çünkü düzgün işleyen bir mekanizmanın içine bir avuç kum atılmışçasına, dünyanın enerjetik boyutu işleyişini bozar ve aksatır. bu durum madde planına doğal felaketler olarak yansır.

“ben özgürüm, istediğim günahı işlerim” diyenler iyi düşünsünler. zira işlediğimiz günahlar diğer insan ve canlıları, kurttan kuşa kadar her mahlukatı olumsuz olarak etkiliyor.

HZ. DAVUT” üzerine 14 yorum

  1. Celcelutiye Zeburdan parça mı acaba? Ayrıca okunduğunda ilk baş ağrısı ve ya ağırlık olabilir mi

    Beğen

  2. Celcelutiye’nin Zebur’dan parça olduğu iddiasını ilk kez duyuyorum. her türlü dua ve zikir ilk başlarda değişik sıkıntılara yol açabilir. ancak zulmetler temizlendikçe zaman içinde sıkıntılar yerini ferahlığa ve gönül açıklığına bırakacaktır.

    Liked by 1 kişi

  3. Dua etmek namaz kılmak neden ilk başta bazı sıkıntılara yol açar? Şeytanın olumsuz vesvese vermesinden dolayı mı?

    Beğen

    • Etki-tepki prensibi gereğince bazı sıkıntılar olabilir. Nefs ve şeytan bunu kendine yapılmış bir saldırı olark algılar ve karşılık verir. Ancak zaman içinde taşlar yerine oturur.

      Liked by 1 kişi

  4. bu durumda abdest almak ilk başta kişiyi negatiflerden arındırıp o kişinin hayrına gibi gözükse bile, kendindeki negatiflikleri evrene bıraktığı için bu ona (ve genel olarak topluma ) daha sonra felaket olarak geri mi dönecek?
    o zaman herkes negatifliklerini kendi içinde halletmeye çalışsın, abdest alarak etrafa yaymasin?
    sonuçta toplum bozulacaksa abdest alıp kendini arındırmanın ne anlamı var ki?
    burda tabii ki en önemli şey herkesin günahlara düşmemeye çalışarak başta hiç negatif alan oluşturmaması ama bir insan için bu mümkün değil illa ki oluşacak. o zaman abdest ile evrene bıraktığımiz negatif enerjiyi daha sonra kim temizleyecek? yani abdest almak kısa vadede kişinin kendisi için iyi; ama uzun vadede toplum için kötü bir şeymiş gibi bir anlam çıkmıyor mu? 😅

    Beğen

    • Kainatta KUDDÜS ismi her an faaliyettedir. Sürekli temizlik yapar ve düzeni sağlar. Ancak çok yoğun negatifliklerin temizlenmesi zaman alır. Bu arada sistemde aksaklıklar görülür ve sonucunda da doğal felaketler oluşur. Aslında felaketler bir nevi sistemin kendini dengeleme çalışmasıdır. Sisteme saldırana karşı tepki verir ve onu yok ederek kendi düzenini korumayı amaçlar. Küçük kusurları da tolere edebilir. Kıyamet dediğimiz hadise sistemin çöküşüdür; zira artık sistem karanlık enerjinin çokluğu yüzünden kendini yenileyemez.

      Liked by 1 kişi

  5. “nikola tesla’ya gelirsek; kendi elyazmalarina gore gozlerini her kapattiginda, gozunun onunden yildirim benzeri isik parlamalarinin, geometrik sekillerin gectigini ve icat edecegi cihazlarin taslaklarini gordugunu itiraf etmistir defalarca. bunu ozellikle belirtiyorum ki, farkli bir planin tesiri etkisinde oldugu anlasilsin diye. ve bu tesirlerin etkisi altinda kendisi man’s greatest achievement adinda bir makale kaleme almistir. tum evreni, bir enerji kaynagindan yayilan titresim olarak gorur kendisi. kaynaktan uzaklastikca titresim donar, katilasir ve madde formuna donusur. enerjinin madde oldugunu ispatlayan gorecelilik kurami’ndan farkli degildir soyledikleri. tesla’nin formulu ise e=mv^2/2 seklindedir. e toplam insan enerjisi, m insanligin kutlesi, v ise insanligin degisim hizidir. tesla; insan enerjisinin yukselmesi yani frekansinin artirilmasi icin uc yol onermistir hep. insan kutlesini arttirmak (toplumu gelistirmek), insanligin hizini olcen etkenleri ortadan kaldirmak ve hizini (gelisim hizini) arttirmak. tesla’ya gore insanligin frekansini dusuren etkenler; basta cehalet olmak uzere ahlaksizlik ve savastir. bu baglamda makale kisadir ama takdire sayan, ezoterik bir icerigi vardir. ” https://eksisozluk.com/entry/67203159

    Beğen

  6. […] Tanrı tahtında oturuyor; birden melekler telaşla içeri giriyorlar:– ey rabbimiz hani senin eşcinsellik yasağın vardı ya, lut kavmi o yasağı hiçe saydı. aralarında eşcinsel ilişkiler gırla gidiyor.– neee!!!! ben ki tüm alemleri yarattım, kuralları koydum, bu densizler bana karşı gelmeye nasıl cüret ederler? kendilerini ne sanıyor bu pislikler? tez azap meleklerine haber verin, altını üstüne getirsinler lut diyarının; imha edin topunu…– başüstüne efendimiz, ulu tanrımız.olayların böyle cereyan ettiğini sanıyor insanların çoğu; imanlısı da, imansızı da…halbuki ne öyle bir tanrı var, ne de öyle bir işleyiş. bu minvalde dini metinlerde geçen tüm ifadeler sembol ve mecazdırlar; mesajı insan zihnine iletmek için kullanılmışlardır. niçin bu tarz bir dil seçilmiş derseniz, mesele derindir. ancak şimdilik şu kadarını söyleyebilirim ki, bu dil insanın ve dahi insanlığın bilinçaltının dilidir. freud ve jung bu dilin bir kısım sırlarını çözmüşlerdir. akademik dil ise üst beynin yani korteksin dilidir.peki olayın gerçeği ne?bir evrensel bir düzen var. bunun zahir kısmına beş duyumuzla şahidiz. yerçekimi, kütle, hacim, ısı, atmosfer basıncı vs…mesela yerçekimi kanununa karşı gelmeniz mümkün mü? “ben yerçekimi kanunu falan tanımam” deyip boğaziçi köprüsünden atlayabilir misiniz?tıpkı bunun gibi evrenin spritüel boyutuna ait soyut kanunları da vardır. bu soyut kanunlar ihlal edildiğinde aynı şekilde otomatikman belirli sonuçlar doğururlar. bu kanunlardan biri de eşcinsellik yasağıdır.insanda mevcut en büyük ve en muazzam güç hayatiyet enerjisidir. düşünün, bu enerji yeni bir varlığın dünyaya gelmesine sebep oluyor. bu enerjinin doğru yolda kullanılması insanın tüm yaratıcılığının(üreme, sanat, bilim, düşünce…); yanlış yolda kullanılması da tüm yıkıcılığının nedenidir.kadın ve erkeğin spritüel yapıları simetriktir ve birbirlerini tıpkı lego gibi tamamlarlar. eril ve dişil enerjiler birbiri ile karışıp üçüncü tip yüksek bir enerji türünü meydana getirirler ki, yeni bir canlının hayat bulmasına yol açar bu yüksek frekanslı enerji.eşcinsel ilişki ise felakettir. eril-eril veya dişil-dişil enerjiler karşılaşırsa kısa devreye yol açar ve yıkım getirir. spritüel boyuttaki kısa devre şu veya bu derece ama mutlaka doğal felaketler şeklinde görünür hale gelir. zira tüm madde boyutu arka planda spritüel boyut tarafından çekip çevrilir. spritüel boyuttaki bir aksama zahire de yansır.her türlü zulüm, katliam, toplumsal çapta haksızlık ve adaletsizlik, kötü ahlak vs. aynı sistemle felaketlere yol açar; ancak hiçbiri eşcinsellik kadar yıkıcı değildir. eğer eşcinsellik eğilimi taşıyanlar zinaya yaklaşmaz ve kendilerini muhafaza ederlerse büyük bir iş başarmış olurlar ve ödülleri de aynı derecede büyük olur.https://isnetus.wordpress.com/2014/08/29/hz-davut/ […]

    Beğen

  7. […] Demirtaş’ın domuz eti yiyip yemediği hakkında bir bilgim yok,açıkçası umrumda da değil,insan kanı içenlerin domuz yemesi veya yememesinin bir önemi olabilir mi?ancak siyasi açıdan bir propagandaya vesile olmuş.doğru veya yanlış, meşrebinize göre değişir.ancak bütün bu hadiselerden alakasız olarak konuyu ele alırsak,domuz eti yemek bir insanın kendine yapabileceği en büyük kötülüklerdendir.çünkü her varlığın olduğu gibi domuzun da madde bedenine paralel olarak bir enerjetik bedeni vardır. her enerjetik bedenin de bir titreşimi vardır. işte domuzda o titreşim çok düşüktür ve domuz eti yemekle kendi enerji bedeninizi karartmış oluyorsunuz.kuşlarda ise mezkur titreşim çok yüksektir. yani en kaliteli et kuş etidir.olayın diğer vecheleri ve ayrıntılar için:https://isnetus.wordpress.com/2014/08/29/hz-davut/ […]

    Beğen

  8. […] Domut eti ile alkolün yasaklanma nedenleri birbirinden çok farklıdır.domuz etinin yasaklanmasının sebebi, domuzun pislik yemesi şu, bu değildir. domuz yenmesi halinde insandaki fizik bedenin paralelinde bulunan enerjetik bedeni kirletmekte ve titreşimini düşürmektedir. nitekim tavuk da pislik yiyebilir ama tavuk eti yemekte bir beis yoktur. bilakis, bir kuş türü olması hasebiyle tavuk eti oldukça faydalıdır. zira hayvanlar içinde enerjetik bedeninin titreşimi en yüksek olan tür kuşlardır. alkol ise enerji bedeni zayıflatır ve onda yırtıklar oluşturur. o boyutun bir takım negatif yaratıkları için geçiş ve sızma imkanı sağlar. dolayısıyla alkol kullananların enerjetik bedeni istilaya uğramıştır. bu spritüel parazitler(değişik cin türleri) uzun vadede insan sağlığı ve psikolojisi üzerinde son derece olumsuz hatta yıkıcı etki oluştururlar.daha geniş bir bakış açısı için:https://isnetus.wordpress.com/2014/08/29/hz-davut/ […]

    Beğen

  9. Benim bir sorum olacaktı. Ateisttim, her türlü günahı pisliği işledim, dünyaya o kadar daldım ki yeri geldi hiçbir ahlaki kural tanımadım. Dünyadan başka bir şey düşünmedim. Allahın affetmesini ümit ediyorum. Şimdi müslümanım bu seferde kendimi dünyadan tamamen soyutlamak üzereyim. Maddiyat ve maneviyat arası dengeyi nasıl kurabilirim.

    Beğen

Yorum bırakın